Bilim insanları, insan vücudunda yeni bir yağ hücresi türü keşfetti
Nature Genetics dergisinde yayımlanan araştırma, bu yeni yağ hücresi türlerinin, özellikle iltihaplanma (enflamasyon) ve insülin direnci gibi obeziteye bağlı hastalıklarda rol oynayabileceğini ortaya koydu. Araştırmanın ortak yazarı ve Ben-Gurion Üniversitesi’nden Prof. Esti Yeger-Lotem, “Bu yağ hücresi alt türlerini bulmak oldukça şaşırtıcı. Bu keşif, gelecekte birçok yeni araştırmanın önünü açabilir.” dedi.
Bilim insanları uzun süredir yağ dokusunun sadece vücutta enerji depolayan pasif bir yapı olmadığını, aynı zamanda beyin, kaslar ve karaciğer ile etkileşim halinde olduğunu biliyor. Bu iletişim, iştahı, metabolizmayı ve vücut ağırlığını düzenlemede kritik bir rol oynuyor. Ancak yağ dokusunda bir sorun oluştuğunda, bu vücudun diğer bölgelerine de olumsuz yansıyabiliyor.
TÜM YAĞLAR AYNI DEĞİL
Yağ dokusu, vücudun farklı bölgelerinde farklı etkiler yaratıyor. Özellikle karın bölgesindeki viseral yağ (iç organlara yakın yağ hücreleri), sağlık için cilt altındaki subkutan yağdan daha zararlı olarak görülüyor. Viseral yağ fazlalığı, kalp krizi, felç, diyabet ve karaciğer hastalıkları gibi riskleri artırıyor.
Bu farkı daha iyi anlamak için, bilim insanları 15 kişi üzerinde yapılan ameliyatlardan elde edilen yağ dokularını inceleyerek bir “yağ hücresi atlası” oluşturdu. Çalışmada tek çekirdekli RNA dizileme (snRNA seq) yöntemi kullanıldı. Bu teknik, yağ hücrelerindeki genlerin nasıl çalıştığını belirleyerek, farklı işlevlere sahip hücre alt türlerini tespit etmeye yardımcı oldu.
Sonuçlar, yağ hücrelerinin çoğunun klasik enerji depolama görevi gördüğünü, ancak bazılarının tamamen farklı işlevler üstlendiğini ortaya koydu.
ÜÇ YENİ YAĞ HÜCRESİ KEŞFEDİLDİ
Araştırmacılar, üç farklı “alışılmadık” yağ hücresi türü belirledi:
- “Anjiyojenik adipositler” – Kan damarlarının oluşumunu destekleyen proteinler üretiyor.
- “Bağışıklık ile ilişkili adipositler” – Bağışıklık hücreleriyle bağlantılı proteinler içeriyor.
- “Ekstraselüler matriks adipositleri” – Hücre yapısını destekleyen proteinlerle ilişkili.
Bu hücreler hem subkutan (cilt altı) hem de viseral (karın içi) yağ dokularında bulundu. Ancak viseral yağ dokusundaki hücrelerin bağışıklık sistemiyle daha fazla etkileşim içinde olduğu görüldü. Bu durum, viseral yağın neden daha fazla iltihaplanmaya yol açtığını ve sağlık üzerinde daha büyük riskler oluşturduğunu açıklayabilir.
Araştırmada ayrıca, insülin direnci daha yüksek olan bireylerde bu alışılmadık hücrelerin viseral yağ dokusunda daha yoğun bulunduğu gözlemlendi. Ancak araştırmacılar, bu hücrelerin doğrudan insülin direncine neden olup olmadığını kanıtlamak için daha fazla çalışma yapılması gerektiğini belirtti.
Prof. Niklas Mejhert’e göre, bu yeni hücre türleri, yağ dokusunun zaman içinde nasıl değiştiğini anlamamıza yardımcı olabilir. Eğer sağlıklı bir şekilde yeniden şekillenirse (remodeling), metabolik denge korunabilir. Ancak bozulursa, iltihaplanma ve obezite ile ilişkili hastalıklar artabilir.
Bilim insanları, bu hücrelerin insan hastalıklarıyla doğrudan bağlantısının tespit edilmesi halinde, obeziteye bağlı iltihaplanmaları önleyecek yeni tedavilerin geliştirilebileceğini düşünüyor. Ancak araştırmanın halen erken aşamada olduğu ve kesin sonuçlara ulaşmak için daha geniş kapsamlı çalışmalar yapılması gerektiği vurgulanıyor.
Kaynak: Sözcü
Yorum gönder